Yalova sahillerinde yeniden ortaya çıkan müsilaj tehlikesi, Marmara Denizi’ne kıyısı olan şehirler için alarm zillerini çaldırıyor. Marmara Denizi’ni tehdit eden bu çevre felaketi, ilgili kurum ve belediyelerin harekete geçmesi gerektiğini bir kez daha gösteriyor.
Müsilaj Bilim ve Teknik Kurulu’ndan Belediyelere Uyarı
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Marmara Denizi’ne kıyısı olan 7 ilin büyükşehir ve il belediyelerine yazılı bir uyarı gönderdi. Bu belediyeler arasında İstanbul, Kocaeli, Bursa, Balıkesir, Tekirdağ büyükşehir belediyeleri ile Yalova ve Çanakkale belediyeleri yer alıyor. Bakanlık, belediyelerin müsilajla mücadelede önemli bir adım olan ileri biyolojik atık su arıtma tesislerini kurma sürecini bir an önce tamamlamalarını şiddetle tavsiye etti.
Müsilaj Bilim ve Teknik Kurulu, müsilajın temel nedenlerinden biri olan noktasal kaynaklı azot ve fosfor kirliliğine dikkat çekerek, bu sorunla mücadelede daha etkin adımlar atılması gerektiğini belirtti.
Marmara Denizi Eylem Planı Hayata Geçiriliyor
Bakanlık, müsilajın ilk kez ortaya çıktığı 2021 yılında Marmara Denizi’nde kirlilikle mücadele için çok kapsamılı bir çalışma başlatıldığını hatırlattı. Bu kapsamda, ilgili kurumlar, belediyeler ve üniversitelerin iş birliği ile 22 maddeden oluşan “Marmara Denizi Eylem Planı” hazırlandı. Plan, müsilajın kaynağına inilmesi ve gelecekte benzer bir çevre felaketinin yaşanmaması için yol haritası niteliği taşıyor.
Eylem planı, Marmara Denizi’ne kıyısı olan 7 ilin üst düzey yöneticileri tarafından da imza altına alındı. Planın önemli maddeleri arasında, atık su arıtma tesislerinin ileri biyolojik arıtma teknolojisine dönüştürülmesi yer alıyor. Bakanlık ayrıca, Marmara Havzası’ndaki deşarj standartlarını yeniden düzenleyerek kirlilik yükünü azaltmayı hedefliyor.
Atık Su Arıtma Tesisleri Neden Önemli?
Marmara Denizi’ni tehdit eden en önemli sorunların başında, azot ve fosfor yükünün artışı geliyor. Bu iki kimyasal madde, sanayi tesisleri ve evsel atık su kaynaklarından denize karıştığında deniz ekosisteminde bozulmaya yol açıyor. Bunun sonucunda su yüzeyinde yoğun bir müsilaj tabakası oluşuyor.
Müsilaj sadece deniz ekosistemini yok etmekle kalmıyor, aynı zamanda balıkçılık sektörüne ve turizme de büyük zarar veriyor. Uzmanlar, ileri biyolojik arıtma teknolojisinin bu kirliliği önemli ölçüdé azaltabileceğini belirtiyor.
Denetimler ve Yaptırımlar Artacak
Bakanlık tarafından belediyelere gönderilen uyarı yazısında, ileri biyolojik atık su arıtma tesislerinin devreye alınmasının sadece bir tavsiye olmadığı, aynı zamanda zorunluluk olduğu vurgulandı. Bu kapsamda, müsilajın tekrarını önlemek için denetimlerin ve yaptırımların artırılacağı belirtildi. Bakanlık yetkilileri, ilgili kurumların eylem planındaki sorumluluklarını yerine getirmemesi durumunda ciddi yaptırımlarla karşılaşacağını ifade etti.
Uzmanlar Ne Diyor?
Çevre bilimciler, Marmara Denizi’nin kurtuluşunun ancak uzun vadeli ve kalıcı çözümlerle mümkün olduğunu söylüyor. Yalova çevresinde yeniden görülen müsilajın bir uyarı niteliği taşıdığını belirten uzmanlar, azot ve fosfor yükünü azaltmaya yönelik projelerin zaman kaybedilmeden hayata geçirilmesi gerektiğine dikkat çekiyor.
Deniz biyoloğu Prof. Dr. Ayşe Demir, “Müsilajı tamamen ortadan kaldırmak için sadece arıtma tesisleri yetmez. Sanayi deşarjını, tarımsal kirliliği ve evsel atıkları da kontrol altına almalıyız. Eylem planının kararlılıkla uygulanması şart,” dedi.
Marmara Denizi’nin Geleceği
Müsilaj, sadece bir çevre sorunu değil, aynı zamanda toplumun tüm kesimlerini etkileyen büyük bir kriz olarak görülmeli. Marmara Denizi’nin eski güzelliğine kavuşması için hem bireylerin hem de kurumların özverili bir şekilde çalışması gerekiyor. Eğer gerekli adımlar atılmazsa, Marmara Denizi’nin ekosistemi onarılmaz bir zarar görebilir ve bu, gelecek nesiller için telafisi olmayan kayıplara yol açabilir.