Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, sosyal medya kullanımına dair önemli açıklamalarda bulundu. Özellikle çocukların sosyal medyada geçirdiği zamanın arttığına dikkat çeken Uraloğlu, 16 yaş altındaki çocukların sosyal medya kullanımının kısıtlanması gerektiğini vurguladı. Bakan, 2025 yılı içerisinde bu konuda bir düzenleme yapılacağı bilgisini de paylaştı.
Çocuklar, En Riskli Grup
Bakan Uraloğlu, sosyal medya kullanımının sadece gençler ve çocuklar için değil, tüm toplum için önemli bir konu haline geldiğini belirtti. Sosyal medya platformlarının popülerliği her geçen gün artarken, bu mecralarda geçirilen sürelerin sağlık, psikolojik ve sosyo-kültürel etkileri üzerine yapılan çalışmalar da gündemi meşgul ediyor. Bakan, bu durumun en çok çocuklar için risk oluşturduğunu ifade etti.
“Çocuklar, en riskli ve en dikkat edilmesi gereken grup,” diyen Uraloğlu, çocukların sosyal medya platformlarında karşılaştıkları içeriklerin zarar verebileceğine, psikolojik gelişimlerini olumsuz etkileyebileceğine ve yanlış bilgilere maruz kalabileceklerine dikkat çekti. Bakan, çocukların henüz kendilerine zarar verebilecek içerikleri tanıyacak yaşta olmadıklarını ve bu nedenle sosyal medya kullanımının sınırlandırılmasının önemine değindi.
Dünya Genelinde 13-16 Yaş Arası Tartışması
Sosyal medya kullanımının çocuklar üzerindeki etkileri dünya genelinde de tartışılan bir konu. Birçok ülkede, sosyal medyaya yaş sınırlamaları getirilmesi gerektiği yönünde görüşler bulunuyor. Uraloğlu, “Dünyada bu konuda çok fazla uygulama var. Çocukların sosyal medya kullanımı, farklı ülkelerde farklı yaş sınırlamalarıyla düzenleniyor. Konu, çocuklarımızın gerçekten kendi kararlarını objektif bir şekilde verebilecekleri bir yaşa gelmeleridir,” dedi.
Dünya genelinde sosyal medya kullanımına yönelik yaş sınırlamaları genellikle 13 ve 16 yaş arasında tartışılmakta. Örneğin, Avrupa Birliği, çocukların çevrimiçi platformlarda daha güvenli bir şekilde bulunabilmeleri için 16 yaşına kadar bazı platformlarda hesap açmalarını engelliyor. Uraloğlu, Türkiye için de benzer bir düzenlemenin yapılacağına işaret etti. “Biz de 16 yaşın altındaki çocuklarımızın sosyal medyaya girmemesini istiyoruz,” dedi.
2025’te Beklenen Düzenleme
Bakan Uraloğlu’nun açıklamalarına göre, Türkiye’de 2025 yılı içinde sosyal medya kullanımını düzenleyen bir yasa tasarısı hazırlanacak. Tasarının, 16 yaş altındaki çocukların sosyal medyaya erişimini kısıtlamayı amaçladığı belirtildi. Bu düzenlemenin, çocukların gelişim süreçlerini olumsuz etkileyen içeriklere maruz kalmalarının önüne geçilmesi, ayrıca dijital ortamda daha güvenli bir deneyim yaşamalarını sağlamak hedefleniyor.
Bakan, bu adımın sadece çocuklar için değil, toplumsal sağlık açısından da büyük önem taşıdığına dikkat çekti. Uraloğlu, sosyal medya platformlarının denetim altına alınarak, daha güvenli ve sağlıklı bir dijital ortam yaratılmasının gerektiğini vurguladı.
Ailelere ve Eğitimcilere Yönelik Bilinçlendirme
Bakan Uraloğlu, düzenlemenin yanında ailelere ve eğitimcilere de önemli sorumluluklar düştüğünü söyledi. Çocukların dijital dünyaya adım attıkları ilk günden itibaren ebeveynlerin ve öğretmenlerin bilinçli bir şekilde rehberlik etmesi gerektiğine işaret etti. Bu bağlamda, ailelerin çocuklarının sosyal medya kullanımını yakından takip etmeleri, dijital okuryazarlık eğitiminin artırılması ve çocukların sosyal medya ile sağlıklı bir ilişki kurmalarının sağlanması için daha fazla eğitim faaliyetinin gerçekleştirilmesi gerektiği dile getirildi.
Bakan, sosyal medya konusunda toplum genelinde bilinç artırıcı kampanyaların da önemine değindi. Çocukların sosyal medya kullanımı konusunda doğru yönlendirilmesi için ailelerin ve öğretmenlerin iş birliği içinde olmaları gerektiği vurgulandı.
Dijital Dünyada Güvenli Adımlar
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’nun açıklamaları, sosyal medya kullanımına ilişkin önemli bir adımın atılacağını gösteriyor. 16 yaş altındaki çocuklar için sosyal medya kısıtlamaları, dijital dünyada daha güvenli bir ortam yaratmak için atılacak büyük bir adım olabilir. Ancak bu süreç, sadece yasal düzenlemelerle değil, aynı zamanda toplumun tüm kesimlerinin bilinçlenmesi ve çocukların dijital dünyada sağlıklı bir biçimde var olabilmeleri için yapılacak eğitimlerle desteklenmelidir.
Önümüzdeki yıl yapılması planlanan bu düzenleme, Türkiye’nin dijital okuryazarlık ve çocukların çevrimiçi güvenliği konusunda önemli bir dönüm noktası olabilir.
